GÜMRÜK UYUŞMAZLIKLARININ SULH YOLU İLE ÇÖZÜMÜ

İhtilaflı tarafların karşılıklı rıza ve fedakârlıklarıyla, aralarında bulunan hukuki ilişkiden kaynaklanan uyuşmazlık ya da çekinceli duruma son vermek için aralarındaki uyuşmazlığı sulh yolu ile anlaşarak sonlandırma biçimidir. Özel hukuk alanında geniş bir uygulama alanı bulmasına rağmen idari uyuşmazlıklar için o kadar da etkin bir şekilde uygulama imkanı bulamamakta veyahut çok fazla edilmemektedir. Oysa ki,
İdari işlem ve eylemlerden dolayı hakları ihlal edilenlerin haksız eylem nedeniyle doğan zararlarının tazmini istemleriyle oluşturacakları idari uyuşmazlıkların dava yoluna gidilmeksizin çözümü amacıyla İdari sulh, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) m. 313-315’deki sulhe benzerse de dava yolu içinde sonuçlanması nedeniyle yargısal yoldan ayrılmaktadır.
659 Nolu “Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile tarafların karşılıklı anlaşarak uyuşmazlığı giderilebilmesine imkân verilmiştir. “idari sulh yolu” olarak tanımlanan ve tüm kamu idarelerinin değil, sadece genel bütçe kapsamındaki (Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanununa ekli I ve II sayılı cetvellerde yazılı olanlar) idarelere karşı kullanılabilir. KHK düzenlemesine göre, idari işlemler dolayısıyla haklarının ihlal edildiğini iddia edenler ve haksız eylem nedeniyle zarara uğrayanlar idareye başvurarak, idari işlemin uygulanması nedeniyle uğramış oldukları zararın sulh yoluyla giderilmesini dava açma süresi içinde isteyebilirler.
Sulh talebine ilişkin idari başvuru, dava açma süresini durdurur. İdari başvuru sonuçlanmadan dava açılamaz. Sulh başvurularının sonuca ulaşması için idareye tanınan süre altmış (60) gün olup, bu süre içinde sonuç alınamamışsa istek reddedilmiş sayılır. Sulh anlaşması, anlaşma tutanağında belirtilen tutar kadar bir hakkın tanınması, bir şeyin verilmesi, yapılması ya da yapılmaması konusunda anlaşmalar veya sözleşme değişikliklerini kapsar. Sulhe başvuru sırasında sulhe konu birden fazla ihtilaf bulunduğu takdirde asıl olan, ihtilafın tamamının çözümlenmesi olmakla beraber kamu menfaati ön görüldüğünden kısmi sulh de mümkündür (659 nolu KHK m. 10). Sulh olunması halinde düzenlenerek taraflarca imzalanan tutanak, ilam hükmünde kabul edilmiş olup, sulh olunan miktarın ödenmemesi sulhu geçersiz hale getirmez. Bu durumda tutanağın mahkeme ilamları gibi icraya konulması olanaklı hale gelmektedir.
Gümrük mevzuatı bakımından alternatif olarak; Gümrük Kanunu Dışındaki Uyuşmazlık Çözüm Yolları bakımından sulh yoluyla çözüm; gümrük işlemlerinin uygulanmasından kaynaklı zararları da içerir. Sulh yoluna başvurulabilmesi için;
• bir idari işlemin varlığı,
• parayla ölçülebilir ve kesin bir zarar meydana gelmesi
• zarara sebebiyet veren eylemle nedensellik bağının varlığı bulunmalıdır.
Sulh çözüm yolunun genel olarak kısmi kabul ve kısmi feragatle gerçekleştiği düşünüldüğünde, içerisinde feragat ve kabul barındıran hukuki işlem ve ilişkilerin de sulh içerdiği kabul edilebilir.
Gümrük uyuşmazlıkları bakımından sulh konusunda belirtilmesi gereken bir müessese de sulh olmanın en kısa yolu olarak “vazgeçme” gösterilebilinir. İdarenin sulh ve vazgeçme konusundaki dayanağı 2020/1 sayılı Ticaret Bakanlığı Genelgesi oluşturmaktadır.
Genelge’nin “Vazgeçme Yetkileri” başlıklı Dördüncü Bölümün “Adli Ve İdari Uyuşmazlıkların Sulh Yoluyla Halli, Uzlaşma ve Vazgeçme Yetkileri” başlıklı 8’nci maddesinde 659 sayılı KHK 11 inci maddesi hükümleri uyarınca; Bakanlık ile gerçek veya tüzel kişiler arasında çıkan adli ve idari uyuşmazlıklarda;
• Dava açılmasından veya icra takibine başlanılmasından vazgeçilmesi, yargı veya icra mercilerine intikal etmiş olanların takiplerinden vazgeçilmesi,
• Verilen kararlara karşı istinaf, temyiz ve itiraz kanun yollarına gidilmesinden vazgeçilmesi,
• Adli veya idari uyuşmazlığın sulh yoluyla halli,
• Davaları kabul veya davadan feragat etme,
• Ceza uyuşmazlıklarında şikâyetten vazgeçme
Şeklinde belirtilmiştir.
Sulh yolu ile çözüm müessesinden faydalanılması ile taraflar açısından; Mahkemeye başvurmadan sorunun en kısa sürede çözüme kavuşturulması, İhtilafın kısa sürede çözülmesi, Yükümlü ile İdare arasında güven tesis edilmesi, yükümlü açısından maliyetin minimize edilmesi, ceza kararlarının olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ve iş gücünden büyük ölçüde tasarruf sağlanmış olunacaktır