4458 SAYILI GÜMRÜK KANUNU’NUN 242. MADDESI NEZDİNDE İDARİ İTİRAZ YOLUNUN “ZORUNLULUK UNSURU” BAKIMINDAN İNCELENMESİ

İdari itiraz başvuru yolu Gümrük Kanunu’nun 242. maddesinde düzenlenmiştir. Kanun’un 2009 yılında değiştirilmesinden önce madde metninde;
“Yükümlüler, kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri için tebliğ tarihinden itibaren onbeş (15) gün içinde ilgili gümrük idaresine verecekleri bir dilekçe ile düzeltme talebinde bulunabilirler. Düzeltme talepleri ilgili gümrük müdürlüğü tarafından otuz (30) gün içinde karara bağlanarak yükümlüye tebliğ edilir. Kişiler, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilirler. Gümrük başmüdürlüklerine intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir. İlk kararın alındığı idarenin gümrük başmüdürlüğü olduğu hallerde, bu karara karşı onbeş gün içinde Gümrük Müsteşarlığına itiraz edilebilir. Gümrük Müsteşarlığına intikal eden itirazlar kırkbeş gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir.” şeklinde ifade edilmekteydi.
Değiştirilmeden önceki madde metni değerlendirildiğinde itiraz ve düzeltme olarak iki ayrıma gidildiği görülmektedir. Ancak eski hüküm, uygulama anlamında değiştirilmiş ve düzeltme talebinde bulunma uygulamasından vazgeçilerek yeni madde metninde bu doğrultuda düzenleme yapılmıştır.
4458 Gümrük Kanunu’nun yürürlükteki 242. maddesine göre;
“1.Yükümlüler kendilerine tebliğ edilen gümrük vergileri, cezalar ve idari kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde bir üst makama, üst makam yoksa aynı makama verecekleri bir dilekçe ile itiraz edebilir.
2. İdareye intikal eden itirazlar otuz gün içinde karara bağlanarak ilgili kişiye tebliğ edilir.
3. İtiraz dilekçelerinin süresi içinde yanlış makama verilmesi halinde itiraz süresinde yapılmış sayılır ve idarece yetkili makama ulaştırılır.
4. İtirazın reddi kararlarına karşı işlemin yapıldığı yerdeki idari yargı mercilerine başvurulabilir.”
4458 sayılı Kanun’un 242/ 1 maddesinde her ne kadar “itiraz edilebilir” şeklinde yükümlülere seçimlik bir hak verildiği şeklinde yoruma açık olduğu düşünülse de, Danıştay ilgili kararlarında Yargı yoluna başvurmadan önce Gümrük Kanunu 242 madde nezdinde idari itiraz yoluna başvurulmasının tüketilmesi gerektiği şeklinde içtihatları mevcuttur. Dolayısıyla madde metninden ihtiyari olarak itiraz edilebilir denilerek seçimlik hak sunulduğu ifadeden ilk aşamada akla gelse de itiraz başvurusu, yargı yerlerine başvurulmadan önce ilgililerce tüketilmesi gereken zorunlu nitelikteki başvuru yoludur. Süresinde idari başvuru yoluna müracaat edilmemesi nedeniyle Danıştay ilgili kararlarında; Zorunlu idari başvuru yolu öngörülmesine ragmen başvuru süresi geçirildikten sonra yapılan idari başvurulara yönelik kararlarında süresinde itiraz yoluna müracaat edilmediği ve bu nedenle gerekli bir işlem bulunmadığı ve başvuru süresi geçirildiğinden dilekçenin merciine tevdi edilmesinde hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiğini belirttiği kararlar mevcuttur.
Süresinde itiraz edilmediği takdirde doğrudan ödeme emri düzenlenebilmesi de ayrıca bu işlemlerin kesinliğini ortaya koymaktadır. Bu açıdan, ilgili süreler yönünden idari başvuru süresinin geçirilip geçirilmediğini değerlendirmek idarenin yetkisi dâhilinde olduğundan, idari başvuru süresi geçirildikten sonra fakat dava açma süresi içinde mahkemeye verilen dilekçeleri hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle idareye gönderilmemesi de mahkemeye erişim hakkını kısıtlanmasına ve adil yargılanma hakkının da ihlaline sebebiyet vermektedir.
1982 Anayasasının 40. maddesinde; “Anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes, yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir. Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. Kişinin, Resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır” hükmünü amirdir.
Gümrük Kanunu’nda düzenlenen zorunlu idari itirazın, yargı yolundan önce tüketilmesinin gerekliliği, başvuru sürelerinin kaçırılması halinde yargı yolunun tamamen kapanması nedeniyle hak arama özgürlüğünün kaybedilebilme ihtimali taşıması ve idari itirazın konusunu oluşturan gümrük vergi ve cezalarının bireylerin en temel haklarından anayasal hak arama hakkı ile ilişkili olması nedeniyle, doğru ve net anlaşılabilmesi gereken bir konudur.
Zorunlu nitelikte olduğu kabul gören idari itiraz yolunun kanunlarda, bireylerin hak kayıplarına uğramasına yol açmaya müsait ve karmaşık şekilde düzenlenmiş olması, Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 8. maddesinde;
“Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını ihlal eden eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yolundan yararlanma hakkı vardır” şeklinde belirtilmiştir.
Anayasa ile tanınmış olan hak arama özgürlüğü sadece açılmış olan davaların yürütülmesinde değil, henüz açılmış bir dava mevcut değilken dahi bireylerin yargı yoluna gidebilme olanağını da içeren bir özgürlüktür. Gümrük Kanunu 242. madde başvurusunun Danıştay kararlarıyla zorunlu bir başvuru yolu olarak kabul edilmesi, adil yargılanma hakknın ihlali anlamında ve hak arama özgürlüğü çerçevesinde bireylerin mahkemeye olan erişimlerini sınırlandırmaktadır.